Saturday 2 February 2013

Aman Dikkat Can Boğazdan Gitmesin!




Eskiler derdi hep “can boğazdan gelir” diye, ama “biz büyüdük ve kirlendi dünya” ya; can şimdilerde boğazdan gidiyor! Havada karbonmonoksit, suda arsenik, gıdada kurşun ve türevleri şeklinde haberleri duydukça, korka korka yer, içer hatta nefes alır olduk.
Aslında başlarda çok da kulak asmadık bu söylentilere, gözümüzle görmüyorduk ya bu kirli dünyanın bedenimizdeki izlerini, anı kurtardık sadece, hiç düşünmedik bu görünmezler, bir gün birikir, devleşirler. Ta ki, eşimizi dostumuzu, ailemizden birilerini, “çağın hastalığı” olarak ilan edilen kanserin pençesinde görene dek. Daha da acısı; her şeyden bihaber o minicik bedenleriyle çocukların da bu savaşın mağduru olduğunu görmek.
çay bardagi Hepimizin net şekilde bildiği gerçekler bunlar da, peki bizim elimiz kolumuz bağlı mı? HAYIR!
Gelin siz önce ailenizin kahramanı olun, bir birey olarak, biraz kararlılık ve evinizdeki minik değişikliklerle evinizi temizleyebilirsiniz ve yarattığınız bu küçük, temiz dünyada sevdiklerinize sağlıklı birey olabilme yolunda destek verebilirsiniz. Nasıl mı? Sadece biraz daha bilinçli ve duyarlı davranarak.
Çok iyi biliyorum ki bu devirde bilinçli olmak da zor zanaat hele ki siz de benim gibi her gün yazılı yada görsel basında çıkan ve birbiriyle sürekli çelişen haberlerin hangi birine inanacağınızı şaşırmış durumdaysanız. Hem de öyle 2 dakika yada 2 satırla geçiştirilen haberler de değil bunlar. Üniversitelerden hocalar, hastanelerden doktorlar, uzmanlar bir araya gelip açıklamalar yapıyorlar. Halkı bilinçlendirme çabaları tabiki takdire değer ancak yine de siz her duyduğunuza inanmayın derim ben. Neden bu tepkim, biraz bahsetmek isterim.




Hani şimdilerde “teflon kanser yapıyor, seramik kullanın diyorlar” ya, biz de koştur koştur evde ne kadar teflon varsa atıp, varımızı yoğumuzu seramiğe yatırıyoruz, işte tam o sırada düşünüyorum, teflon mutfaklarımıza sokulurken nerdeydi bu uzmanlar? Hatırlarsanız o kadar eski bir geçmişi yoktur teflonun mutfaklarımızda, yanmaz yapışmaz diye de büyük bir mutlulukla karşılamıştık gelişini. Oysa ki teflon ve zararlarına ait bilimsel çalışmalar 1950lili yıllara dayanmaktadır. Yani birkaç yıla “seramikler de zararlı” derlerse hiç şaşırmayın  mutfak  .
“Aman zararlı olmayan ne var ki?” dediğinizi duyar gibiyim, çok haklısınız. Doğadan, doğallıktan uzaklaştıkça, faydasından çok zararı olduğunu gördük herşeyin. İşte tam bu noktada neyi nasıl kullanmak gerektiğinin bilincine varmalısınız. Birileri “teflon zararlı” dedi diye tüm mutfağı boşaltmaya gerek yok, önce sorgulayın; “hangi koşullarda zararlı teflon?”. Bakın 1972 yılında (yılını özellikle yazıyorum; daha mutfaklarımız teflonla tanışmadan, en azından Türkiye’de her mutfakta bir pilav tenceresi, bir kızartma tavası yer almadan önce, teflonun toksisitesi –zehirliliği- ile ilgili bilinen gerçekler varmış) yazılmış bilimsel bir makalede der ki; teflonun yüksek ısıya (280 0C ve üstü) gelmesi sonucu zehirli maddeler açığa çıkmakta, halbuki pişirme için gerekli en yüksek ısı 200 0C’yi bulmaz. Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı Türk Hijyen ve Deneysel Biyoloji Dergisi’nde 2000 yılında, yer alan makaleden pişirme ısılarına dair birkaç örnek vermek gerekirse; fileto balık 130 0C, şehriye 180-190 0C, hamurlu tatlılar 165-170 0C, dana pirzola 150-195 0C, patates 196 0C, yağda yumurta < 190 0C şeklindedir. Çıkarım 1; Teflon kullanarak yaratacağımız lezzetler için sakin ateş kullanıyoruz, asla yağ yakmıyoruz, yanmış teflondan çıkan dumanı solumuyoruz.

Diğer yandan hepimizin daha çok aşina olduğu çizik teflon vakası var. Bu durumda da teflonun içinde hali hazırda olan bileşenlerin, (ki bu bileşenlerin çevre ve insan sağlığı için kirletici dahası kanserojen olduğunu hatırlatmaya bilmem gerek var mı?) ısının da yardımıyla doğrudan gıdalara karışma riski oluşur, dolayısıyla da bu kirleticilerin insan vücuduna giriş yapması söz konusudur.
Tabi bu kimyasalların birikimi ve diğer kaynaklardan (sigara, egzoz, hormonlu meyve sebzeler) aldıklarımızla birleşim ve etkileşimi insan sağlığında olumsuz etkilere yol açacaktır. Çıkarım 2: Teflon tava ve tencerelerinizi sağlıklı bir şekilde uzun ömürlü kullanımı için, kaplamayı çizmesi muhtemel maddelerle temasından kaçının ve elde yıkayın.

pasabahçe Dikkat edilmesi gereken diğer bir konu da ürünlerin kullanım süresi. Sadece teflonlar için değil aslında satın aldığımız tüm ürünlerin garanti süresinin aslında ürünün verimli kullanım ömrü olduğunu biliyor muydunuz? Yani firmalar garanti süresini belirlerken, aslında size o ürünü tam performansla, çalışma verimi düşmeden ne kadar kullanabileceğinizi söylüyorlar. Bu bilgiden yola çıkarak geçenlerde birevbirmutfak.com’dan aldığım teflon pilav tenceresinin garanti süresine baktım ve 2 yıl olduğunu fark ettim. Yani biraz dikkat edildiğinde, teflonların zararına maruz kalmadan, zaten kullanım sürelerinin dolacağı aşikar. Sakın seramik tava tencerelere karşı olduğum kanısı çıkmasın bu yazıdan. Zira birevbirmutfak.com’da renklerine de bayıldığım seramik bir seri var, mutfağımda yer almayı bekleyen. Sizden istediğim sadece biraz sorgulamanız.

Teknolojinin kendine sunduğu nimetleri kabul ederken, belki biraz daha tedbirli ama en çok da bilinçli olmalı insan. Çünkü bu bilinç bize iyiden fayda sağlamanın, kötüden korunmanın yollarını gösterecek. Ne kadar yaşayacağımız belli değil, önemli olan kaliteli yaşam…